Pazar, Mayıs 23, 2010

Bugün

  • Ahh peki blog. Bugün çok kısa bir gündü sana da öyle gelmedi mi?
  • Sabah, uyanıp sınava girmek çok kötü bir şey. Hepiniz bilirsiniz, sabah en fresh ve mayhoş halinde kalkıyorsun, kahvaltı yapayım gazetemi okuyayım sonra kafama göre takılırım diyorsun, bir bakmışsın sınav var? Gözlerini devirip giyinip çıkıyorsun haliyle -.-
  • Sınav, Eren'le mesajlaşıp, "Prince of Persia: Sands of Time"a gidelim dedik. Sınav çıkışı gittik filme, neden bilmiyorum oyuna çok benzemesi gibi bir beklentimiz vardı, gerçekten benziyordu da. Film kesinlikle çok güzel tavsiye edilir :) Warrior Within ve The Two Thrones'u bekliyoruz.
  • Sonunda eve geldim. Biraz dinlendikten sonra Buğra'yla basketbol oynamaya çıktık. İroniye dikkat; bütün gün Manisa'ya tek bir yağmur damlası düşmemesine rağmen biz oynamaya başladığımızda bardaktan boşalır gibi yağdı. Biz oynamayı bırakıp evin yolunu tutarken yağmur dindi. Evet; sadece o yaklaşık 2 saatlik zaman diliminde yağmur yağdı.
  • Eve dönüp sıcak bir duş aldıktan sonra yemeğimi yedim ve işte buradayım :)
Kendinize iyi bakın.
-Hakkı

Cuma, Mayıs 14, 2010

Kahvaltı, Karaoke, Ayran, Iron Man 2.!?

Selam blog, bir başlığa bakıyorum da o kadar şeyi nasıl bir güne sığdırmışız ya :D
Sabah, servisten inip beraber o sıcakta bizimkileri bekledik Mali ve Büşra ile. Herkes geldi, metroya bindik, biraz yürüdükten sonra deniz kenarında güzel bir yere oturduk kahvaltı için.Çok güzel bir kahvaltı oldu; hafif sohbet hafif arkadaşlık tadında. Biraz oturduktan sonra bir sonraki mekana geçtik, ha geçmeden önce iskeledeki çakma truva atıyla da resim çekilmeden geçmedik tabii :), bir şeyler içip karaoke yaptık. Mekan sahibinin başını bayağı ağrıtsak da hepimiz çok eğlendik. (Efe biraz korktu ama. :) Tatlı çocuk) Burada saat 3 e kadar falan takıldıktan sonra artık ayran gününe gidelim diyip koyulduk yollara tekrar.
Ayran günü, hoş bir ortamdı ya, muhabbet ettik müzik dinledik güldük eğlendik her zamanki gibi. Önce okul grupları çıktı sahneye, sonra yerlerini büyüklere bıraktılar: Yeni Türkü'ye. Herkesi coşturduktan sonra yağmur başladı, (yaz yağmuru mu desem) 10 dk falan sürdü ama bu bahaneyle Yeni Türkü ara verelim biraz dedi ve gittiler :D
Ç lara gitmek için servis beklerken yağmurdan ıslandık işin komik tarafı tam yağmur dinince servisin gelmesi oldu :D
Ç lara gittik yemek yedik. Arda geldi ve filme gitmek için yola çıktık. Yol dediğim de Ç ların evinin karşısı :)
Film: Iron Man'in ilk filmi süper olduğu için beklentiler haliyle yüksekti (hep de böyle olur zaten, çok yüksek beklentilerle girersiniz filme. Film çok güzeldir ama size sadece güzel gelir.) Ama öyle olmadı (en azından benim için) Film çok çok güzeldi hatta etkisinde kaldık (bugün Ç ı iron man stili döveyim bari :D) Ha bir de filmi izledikten sonra kendinizi alüminyum folyoyla sarıp iron man sanmayın uçamazsınız :D Sonra pencereden atladılar diye yasaklamasınlar :D
Hoşçakalın.

-Hakkı

Pazar, Mayıs 09, 2010

Noodles !


İyi pazarlar blog!
Eğer fark etmediyseniz, hemen camdan dışarı bakın, çünkü hava bugün süper! Tam anlamıyla yazdan farksız yani.Mavişehirin o buram buram bok kokusunun geri dönmesinden anlaşılıyor zaten.(Mesut ve Çağ, ne demek istediğimi çok iyi anlar.)Anlayacağınız, hava tam gezme tozma havası.Tabii ben ve benim sınıf arkadaşlarım ne yapıyoruz?(inkar etmeyin..)Fizikçimizin süper zamanlaması yüzünden Ayran Günü ile aynı gün olan fizik sınavına çalışıyoruz.Tamam abartmayayım, şu an öylesine formüllere bakıyoruzdur ama haksız mıyım arkadaşlar? O kadar okul günü içerisinde neden yılda bir kez olan Ayran Günü?
Geçenlerde Gökçe ve Deniz'le(gurme takımı) Chicken Inn diye bir yere gittik.
Alsancak'ta yemek yenilen yerlerin menülerinde genelde "Noodle" diye bir terim yoktur, bulmanız çok zordur öyle yerleri.Chicken Inn'in menüsünde noodle görünce çok heyecanlandım.Oturduktan bir kaç saniye sonra garson geldi, o daha bir şey söylemeden "karışık noodleeaaaa istiyorum" diye bir şey çıktı ağzımdan.(heyecan & açlık zirvede olunca normaldir)
(Noodle öyle aman aman bir şey değil, türkçe karşılığı erişte ama işte yabancı söylenince kulağa daha iyi geliyor :))

-Nereden geliyor bu noodle aşkı Arda?
-Manga desem yeterli olur sanırım..

Gökçe etli noodle söyledi, ben karışık noodle söyledim.Ben bekliyorum bol erişteli, bol tavuklu, biftekli , mantarlı , karidesli birşey gelsin.(hayal gücüne bak, karışık diye hepsinden bol bol gelecek falan sanıyorum kumpir hesabı)
Yemeğin gelmesiyle benim yüz ifademin değişmesi bir oldu.Önümdeki kâsede, erişteden çok havuç, yeşil ve kırmızı biber vardı.Birde havuçlar eriştelere öyle benziyorki, yediğinin erişte mi havuç mu olduğunu ağzındaki kıtırtılardan anlıyorsun.Yemeği ayıra ayıra bir hal oldum blog.Param boşa gitmesin diye biberleri ayırayım dedim, geriye bir avuç dolusu erişte kaldı.Aç oturdum, aç kalktım..(Etleri ve tavukları o kadar beğenmedim, ama karidese diyecek lafım yok. Yukarıdaki görüntü, kafanızdaki düşünceleri netleştirir.)
Böyle şeyleri ailenize anlatınca, "Bunun gibi şeyleri yaşaya yaşaya olgunlaşacaksınız." diyorlar.Olgunlaşmanın daha kolay yolu yok mu? (Şimdi bunu burada yazınca kulağa cidden mantıklı geliyor doğrusu ;))

Havanın tadını çıkarın.
-Arda

Cuma, Mayıs 07, 2010

Resimler arasındaki farkı bulun! :)


Hey there, blogster!
Ve tekrar bir haftanın sonuna geldik! :)
Hemen belirteyim, dersanemizin hafta sonu LYS denemeleri var, şahsen ben girmeyi düşünmüyorum, girecek arkadaşlara kolay gelsin..
Neyse geçelim bu konuları..
Evet blog, perşembe günü ben ve Mali rehberlikçimizin odasındayken gözüme okulun 2008-2009 foto albümü takıldı.Merak edip azıcık(neredeyse yırtıyordum orası ayrı) kurcaladıktan sonra bu seneki albümüde istedim, baktım..Insanların 1 yıl içerisinde ne kadar değiştiğini görünce hayrete düştüm.Hoş, hep yanlarında olunca sanki size hiç büyümemiş geliyorlar ya..Yalan..
Yukarıdaki fotoda bizim sınıfın geçen seneki ve bu seneki hali var.Gözüme takılan bir kaç değişikleri söyleyeyim..
*Eminim yanlış anlarsınız, bu değişiklerin kişilikle alakası yoktur, sadece fiziksel açıdan değerlendirmedir.*
Cemal, hiç değişmemiş.
Selman Uslu, hiç değişmemiş.
Büşra, hiç değişmemiş.
Ekin su, hiç değişmemiş.
Hakkı, çok değişmiş.
Yılkı, çok değişmiş.
Mert Kazancı, çok değişmiş
Mali, çok değişmiş.
Arda, aynı ;)
Sizleri bilmem ama ben bu fotolara baktığımda şu an bile hüzünleniyorum, acaba mezun olduğumuzda ne olacak.. :(

Ayran günüde yaklaştı blog.Ayran gününe yabancısınızdır siz(sanmam), anlatayım size ne olduğunu.
Ayran günü normalde cuma günleri yapılan, bu sene kep töreniyle çakıştığı için perşembe günü olacak olan okulumuzun gelenek haline gelmiş festival-kutlama günüdür.Yiyecek standları olur,çeşitli aktivite ve oyunlar olur,okuyan-mezun olan insanlarla dolar taşar okulumuz.Neyi mi kutlarız? Ballı olmanın ayrıcalığını tabii!
Bu sene "Yeni Türkü" grubu geliyormuş, bakalım nasıl olur, ne kadar zevk alırız belli değil..

-Arda

Arda: Ohh be, artık sınavlardan sadece fizik kaldı, onuda yaparız!(Özgüven patlaması)Acaba nasıl sorar ya :o(epic face) kıl sorular gelmesin ?(Aniden gelen ümitsizlik..)
Büşra: Sen raadol..

Perşembe, Mayıs 06, 2010

Kara Gün..


  • Selam blog, uzun süredir bilgisayar açamıyordum bunun için sizden özür diliyorum, ama bu sürede bloga yazmayı unutmadım tabii (nasıl ya?) kağıda yazarak :O düşünün artık halimi :) İşte Cuma gününe ait kayıt:

30.04.2010 Cuma
Sabah; perşembe günü okula gelmediğim için bana pazartesi gibi geliyor. Sonra Cuma günü olduğu aklıma gelince bugün Malilerde kalacağımızı hatırlıyorum. Günün ilerleyen saatlerinde ne olacağını bilmediğimden normal bir gün diyorum içimden, öğle arasına kadar öyle de oluyor aslında.
Öğle arası; 11-B - 11-E "offical" sınıf maçı, Çağ ile yemeğimizi alıp maça göz atalım dedik. Size sadece 1 pozisyon anlatacağım; hiç kimsenin unutamayacağı bir pozisyonu... "11-E fastbreaki; biri topu çalıp 11-B potasına turnike bırakmaya gidiyor, basit sayı, ancak arkasında Özgün'ün blok koymak için koştuğunu bilmiyor. Özgün arkadan öyle bir zıplıyor ki yere inemiyor, düşüyor. Yere düşünce dediği şey şu "Kırıldı galiba?" kırılan yeri oynatınca kendini onaylayıp "Evet' kırılmış" diyor soğukkanlılıkla. Maç durduruluyor. Herkes Özgün'ün etrafında toplaşmış, öğretmenler,hemşire geliyor. Durumu gördükten sonra 112'yi aramaya karar veriyorlar. Ambulans geliyor. İlkyardım yapılırken Özgünün acıları artıyor. (bkz: adrenalinin etkisinin geçmesi) Dikkatlice ambulansa taşıyoruz. Ambulans giderken hepimizde hüzünlü bir sessizlik...
5. Ders neyse ki sosyal etkinlik (hiç kimse derse tahammül edecek durumda değil) Ziyarete gitmeye karar veriyoruz Teneffüste çıkıyoruz ama ben ve Arda arkada kaldık tabii. Okuldan çıkıyoruz yetişiriz herhalde diye yetişemeyince geri dönüp paşa paşa Analitik Geometri İ.U dersine giriyoruz.
Okuldan çıkışta Arda ile bizim eve gittik. Duşlarımızı aldıktan sonra biraz olsun kendimizi toparlamıştık. Youtube'dan biraz "neşemizi yerine getirici" videolar izledikten sonra Malilere doğru yola çıktık. Akşam, gece, ertesi gün sürekli gülüp eğlendik Mali, Arda, Ben...


  • İşte böyle blog; bu arada aman ha Özgün sakatladı diye kendinizi basketboldan soyutlamaya çalışmayın basketbolsever arkadaşlarım, Özgün de öyle olmasını istemezdi diye düşünüyorum.Tekrar geçmiş olsun Özgün.
  • Yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize iyi bakın...
-Hakkı

Pazar, Mayıs 02, 2010

Sleepover FTW!


Günaydın blog!
Size bir iyi bir de kötü haberim var.(Çok mu klasik?)
İyi haber: Laptobum tamirden geldi yani artık eskisi gibi aktif olabilirim!
Kötü haber: Bugün dershanenin YGS denemesi var..
Evet kötü haber sadece bana ve diğer tüm Final Dershanesi'ne giden arkadaşlarıma kötü gibi gözüksede, pazar gününün büyük bir kısmını kaplayacak.Ve bu havada..
Geçtiğimiz hafta Çeşme'ye yazlığı yaz için temizlemeye gitmiştim ailemle.Havasını, denizini, güneşini çok özlemişim gerçekten.Çeşme'de yazlığı olanlar, yaz geldiğinde ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır.Yukarıdaki fotodan ne kadar güzel bir hava olduğunu anlayabilirsiniz.
Sadece 1 gün kalsakta çok zevk aldığımı söylemeliyim.Küçücük köpeğimin kangallara kafa tutması görülmeye değer açıkçası :).Tek eksisi, hasta oluşum.Tamda sınav zamanında..
Ve şimdi bu haftaya gelelim!
Bu haftanın cuma gününe kadar diğer normal haftalardan bir farkı yoktu.Ama cuma günü, sınıf basketbol maçında çok sevdiğimiz Özgün arkadaşımız(doğum günü yazısı olacak) ayağını kırdı:(.Ve sonrasında gösterdiği soğukkanlılık..Emin olun hayatınızda görmemişsinizdir..
Gözümde bir idol haline gelen Özgün arkadaşımıza geçmiş olsun diliyoruz blog olarak.Zaten kendisi küçük devdir, atlatır bunu kolayca ;)(Olayın ayrıntılı hali Hakkı'nın yazısında vardır.)
Cuma günü, ısrarlar sonucu tekrar Manisa'daydım..Bu sefer Mali'lerde kaldık.
Gelişim, her zamanki gibi Hakkı'ların servisi ile oldu.Artık bende o kadar rahat davranıyorum servisteki herkesle konuşuyorum falan ki dışarıdan bakan kimse benim o serviste olduğumu anlamaz .Eveeeet, biliyorum, etik değil..Ama her Manisa'ya gidişimde para verecek olsaydım..Pek bir şey olmazdı ama insanın o adrenalin dozuna arada bir ihtiyacı var :)
Hakkılarda duş aldım(basketbol maçı..), oradan gittik malilere.Ailesiyle merhabalaştıktan sonra dışarı çıktık, Manisa sokaklarını aşındırdık ;)
Kâh kafamıza esti bir yerde oturduk kâh kalktık uzunca yürüyüşler yaptık.Kızlar gibi olmasada, dedikodu yine hat safhadaydı.Eve döndüğümüzde Lord Of The Rings üçlemesi yapacaktık ama 1. filmi izleyip, her anında ne olacağını birbirimize söyledikten sonra, anlamsız olduğu kararına vardık ve facebook'tur digg'dir devam ettik.Tabii Büşra'nın zilini çalmayı unutmadık ama aman söylemeyin, ailesi kızar :)
Cumartesi günüde iyi geçti, mangal vardı ondan sonra ise internet kafeye gidip çeşitli oyunlara göz gezdirdik, gerekse multiplayer oynadık.
Böyleydi blog, azıcık manisa, azıcık eğlence ve bol arkadaşlık dolu bir haftasonu :)
Siz Manisa'da olsaydınız ne yapardınız?
-Arda